Türkiye’de son aylarda yaşanan yangınlar ve seller kafalarda bir çok soru işaretini de beraberinde getirirken uzmanlar daha büyük felaketler için de uyarılarda bulunuyor.
Küresel ısınma sorunu gün geçtikçe büyümeye devam ederken bunun ilk emareleri de son dönemde gün yüzüne çıkmaya başladı. Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Yazarı Mehmet Acet, yaşadığımız yangın ve sel felaketlerini ön planda tutarak köşe yazısında çarpıcı bilgilendirmelerde bulundu.
Mehmet Acet’in dikkat çeken köşe yazısı:
Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinden gelen görüntüleri izledikçe kalbimin sıkıştığını hissettim.
Korkunç görüntüler.
Bir tanesinde yolun ortasında aracını kurtarmaya çalışan bir adam, bunu başaramayınca kendini kurtarmak için hamle yapıyor.
Ama olmuyor, sel sularının arasında kaybolup gidiyor.
Bir başka görüntüde, sel sularının getirdiği kütükler bir köprüye gelip suyun akışını engelleyince, sel suları dere yatağından çıkıp şehrin içine dalıyor.
Felâket de böyle geliyor ne yazık ki.
(Bilginiz olsun, yüksekliği ayak topuklarınıza kadar gelen sular, hiç de öyle göründüğü gibi değildir. Bir insanı sürükleyip götürebilecek güce sahiptir.
Biraz daha yükselince bir fili bile önüne katıp götürecek güce ulaşır.)
Kastamonu, Sinop ve Bartın’da yaşadığımız bu felaket, öncesinde ciğerlerimizi yakan orman yangınları.
Ondan da önce Doğu Karadeniz’de yaşanan sel felaketi.
Bu felâketler üst üste yaşanınca, üst üste sorular da zihinlere akın etmeye başlıyor.
Bu yaşadıklarımız neyin nesidir?
Daha kötüsüyle henüz tanışmadık mı yoksa?
Küresel ısınma ile bu olanlar arasında nasıl bir ilişki kurmak gerekir?
Zaman, çevre ve iklim uzmanlarına mikrofon uzatma zamanı.
Türkiye’de çevre sorunları ile ilgili konularda otorite sayılan isimlerden biri Prof. Mustafa Öztürk.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Belediye Başkanı olduğu yıllarda İstanbul’a, AK Parti’nin iktidar olduğu yıllarda ise, yürüttüğü görevlerle çevre alanında Türkiye’ye önemli hizmetleri olmuş bir isim Prof. Öztürk.
Ülkenin yaşadığı felaketler ve bu felaketlerin küresel ısınmayla ilişkisine dair kendisiyle mini bir mülakat yaptım.
İşte sorduğum sorular ve Prof. Öztürk’ün cevapları:
Soru: Bu yangınları, sel felaketlerini doğrudan küresel ısınmayla ilişkilendirmek doğru olur mu?
Cevap: Normalde doğada bu tip olaylar meydana geliyor ama 40 yılda bir meydana geliyor. Küresel ısınmadan dolayı yeryüzü sıcaklığı 1 derece ısındı. Bazı bölgelerde bu bir buçuk dereceye kadar ulaştı.
Küresel ısınmanın etkisiyle bu vakalar daha sık, daha şiddetli, daha etkili oluyor ve daha kötü sonuçlar doğuruyor.
Soru: Türkiye küresel ısınmadan diğer ülkelere göre daha fazla etkilenen bir ülke mi?
Türkiye iklim değişikliklerinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Bugünlerde hep orman yangınlarını, sel felaketini konuşuyoruz ama Güneydoğu ve İç Anadolu’da toprak kuruyor. Kuraklık ciddi boyutlara ulaştı. Yüzeysel su kaynakları kuruyor. 50 binin üzerinde göl, gölet ve baraj gibi sular kayboldu. Hatta HES’ler (hidroelektrik santralleri) riske girecek gelecekte. Küresel ısınmanın etkisi kendisini gösterirse, yüzey suları daha faza buharlaşacak. Buharlaştığı için de çevresel etkileri, olumsuz etkileri daha şiddetli olacak.
(Hoca burada araya girip Kanada’da yaşanan tuhaf hadiseden bahsediyor)
Kavurucu sıcak hava dalgaları nedeniyle Kanada’nın ortalama sıcaklığı 10-15 derece olan bir bölgesinde sıcaklık 55 dereceye çıktı. Yani fanus gibi bölgeyi sıcak hava dalgası kapladı. 1000 kişi öldü. Sıcak hava dalgalarından insanlar ölüyor. Sıcak hava dalgaları devam ettikçe ormanları ve otları kurutuyor. Kanada’dan sonra ABD’ye sıçradı bu durum. Sonra Belçika ve Almanya’ya. Devamında Yunanistan ve İspanya’ya. Sonra yangın olarak Türkiye’ye geldi.
Soru: Türkiye’nin bu kadar etkilenmesinin sebebi nedir?
Cevap: Afrika’nın sıcak hava dalgaları Türkiye’yi çok etkileyecek. Bu, raporlarda var. Afrika’dan gelen çöl iklimi özellikle Akdeniz bölgesini ve Güneydoğu Anadolu’yu çok fazla etkileyecek. ABD en fazla sera gazı salınımı yapan ülke idi. Şimdi Çin oldu, Avrupa Birliği oldu, diğer ülkeler oldu. Türkiye ısınmadan en fazla etkilenen ama sera gazı salınımı yapmayan ülkelerden biri.
Soru: Isınmanın temel sebebi sera gazı salınımı mı?
Cevap: Sera gazı, karbondioksit dediğimiz, metan gazı dediğimiz gazlar var. Güneşten gelen ışınları bunlar absorbe ediyor (emiyor), geri yansıtmıyor. Absorbe ettiği için yeryüzünün daha fazla ısınmasına neden oluyor. Sanayileşmeden önce bu, 280 birimdi. Şimdi 417’ye çıktı. Güneş diyor ki ben ısıtıyorum yeryüzünü. Karbondioksiti ve metan gazını azaltın diyor. Azaltmazsanız başınıza bela olur bu gelecekte diyor.
Soru: Bu işin çözümü nedir?
Cevap: Birincisi, kesinlikle hidrojen enerjisine dönüşüm sağlamamız lazım. Hidrojen üretim teknolojimizi Türkiye’de geliştirmemiz lazım. Buna ABD başladı. Otobüslerde, trenlerde, gemilerde. Almanya başlattı mesela. Trenlerle başlattı. Hidrojen gazı üreteceksin. Fosil yakıtları bir kenara koyacaksın.
İkincisi elektrikli araçlar. Elektrikli araçlar deyince hepimizin aklına lityum geliyor. Hayır, onlarca şarj metodu var. Türkiye bu teknolojiye aşina olmalı, geliştirmeli.
Hidrojen ve elektrik enerjisi kullanacaksın. Elektrik enerjisini de yenilenebilir enerjiden üreteceksin.
Yani güneşi yere indireceksin.
KAYNAK: Haber7com