İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamaney bu sabah Kutsal Savunma’nın komutan ve savaşçılarından oluşan bir grup ve şehit aileleriyle İmam Humeyni (r.a) Hüseyniyesi’nde bir araya geldi.
İmam Hamaney’in bu görüşmede yaptığı konuşmanın önemli başlıkları şöyle oldu:
– Siz büyükler kutsal savunmanın birçok meselesini biliyorsunuz ama yeni nesil bu kutsal savunmanın pek çok meselesini bilmiyor. Yeni neslin de sizin gibi kutsal savunma konularını bilmesini ve anlamasını sağlamalıyız. Kendimden ve başkalarından beklentim budur.
– İran’a askeri saldırıda bulunulması beklenmedik bir durum değildi. Evet, saldıran Saddam’dı ama Saddam’ın arkasında dünya müstekbirleri vardı. Müstekbir ülkeler onu cesaretlendirip, yeşil ışık yakıp Saddam’a destek sözü verdiler ve sözlerini tuttular.
– Bu ülkelerin İslam İnkılabına saldırması tamamen doğaldı çünkü İran İslam İnkılabına karşı son derece öfkeliydiler. Bu devrim öyle şeyler yaptı ki, biz o gün bunun farkında değildik ama dünya müstekbirleri bunu fark etti. Bu inkılap müstekbirler için sadece anlık siyasi bir yenilgi değildi. İran İslam İnkılabı Saltanat sistemi imparatorluğu için bir tehditti.
-Bir milletin Amerika’dan ve o dönemde dünyayı yöneten askeri, siyasi ve ekonomik güçten korkmaması, onlar için asla tahammül edilemez bir durumdu.
Bu nedenle intikam alma ve darbe vurma peşindeydiler. Ayrıca Tabas’ta darbe ve hava saldırıları düzenleme ve etnik grupları kışkırtma gibi eylemlerde bulundular ama bu eylemleri bir yere varmadı. Bu nedenle bir komşu vasıtasıyla askeri bir savaş başlatmak zorundalardı.
– Önce şunu anlamalıyız; Saddam’ın bize saldırmasının amacı neydi? İlk aşamada Saddam’ın amacı ülkeyi bölmek ve Huzistan’ı İran’dan ayırmaktı. Huzistan halkı en iyi savunmalarından birini yaptı. Evet, ülkenin her yerinden insanlar Huzistan’a gitti ama bizzat Huzistan’da Ali Haşimi gibi önde gelen mücahit şahsiyetler kutsal savunmanın önde gelen şahsiyetleri arasındadır.
– Sonraki hedeflerden biri de İran milletine diz çöktürmekti. İran İslam Cumhuriyeti’ni devirmek ve İran’ın kaderini değiştirmek istediler. İran halkının sesini boğmak istediler. İran milletinin dünyaya, “Zorbalık ve uluslararası ayrımcılığa karşı direniş ve ayakta durma ve pes etmeme” yönünde bir mesajı vardı ve bu mesajın ulaşmamasını istediler.
– Diğer milletlerin, eğer Amerika’ya karşı kıyam ederlerse İran milleti gibi ezileceklerini öğrenmesini istediler ve nihai ve temel hedef direniş kapısını kapatmaktı.
– İran halkının tepkisi, tüm bu hedefleri etkisiz hale getirdi ve onların hedeflerinin tam tersi gerçekleşti.
– İmamın inkılabı ve liderliği ve İran milletinin üstün özellikleri olmak üzere üç unsur, büyük savaş tehdidini büyük bir fırsata dönüştürdü. Bu, kutsal savunmanın en coşkulu bölümlerinden biridir ve bu alanda çok çalışılması gerekmektedir. Kutsal savunmanın bir sonucu olarak ülkeye gelen fırsatlar çoğu insan tarafından bilinmemektedir.
– Bugün İran, ne mutlu ki caydırıcılık aşamasına geldi. Bu, ülkenin askeri durumunun, ülkenin dış tehditlerden endişe duymadığı ve düşmanların bunu bildiği bir noktaya ulaştığı anlamına gelmektedir.
– Kutsal savunma İran milletine vatanın teslim olmakla değil direnişle korunduğu ilkesini anlattı. Direnişin olması gerektiği konusundaki bu his, içeride özgüvene neden oldu ve bu direniş düşmana, hesaplarında İran’ın iç gücünü ve direnişini hesaba katması gerektiğini öğretti.
– Halk, bu direniş ruhuyla düşmanın çok sayıda planını bozguna uğrattı ve düşmanı başarısızlığa uğrattı. Düşman maksimum baskı uygulamasına rağmen başarısız oldu. Düşman yeni bir Ortadoğu planı başlattı ve bu plan da başarısız oldu. Düşman havadan ve denizden sınırlarımıza saldırmaya başladı ve başarısız oldu. Milli özgüven bu demektir.
– Kutsal savunmanın gerçekleri gençlerin kulaklarına ulaşmalıdır.
– Savaşın tarafı dünya müstekbirleridir.
– Savaş olaylarında ve 8 yıllık askeri harekatta tedbir ve akılcılık belirgin bir şekilde mevcuttu. Kutsal savunmada kullanılan bazı yol ve yöntemler öğretilebilir girişimlerdi.
KAYNAK: Ajanslar