İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, Ukrayna’daki savaşa ilişkin tutumunu açıkladı. Ayetullah Hamanei’nin bölgesel krizler konusundaki kararlı duruşu asla değişmedi.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, önceki gün (1 Mayıs) Biset Bayramı münasebetiyle yaptığı konuşmada gündemi değerlendirirken Ukrayna’daki savaşa da değindi.
Bu savaşın ABD’nin kriz yapıcı politikalarından kaynaklandığını anlatan Ayetullah Hamanei, “Ukrayna’nın içişlerine karşı ABD yönetimi kadife darbesi ile hükümetleri değiştirip Ukrayna’yı bu noktaya getirdi.” dedi.
Ayetullah Hamanei, İran’ın Ukrayna’da savaşın sona ermesinden yana olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Dünyanın her yerindeki savaşa, insanların öldürülmesine ve sivil altyapının yok edilmesine karşıyız. Bu İran İslam Cumhuriyeti’nin değişmez ilkesidir. Batılılar gibi, Afganistan’da bir düğün konvoyunun bombalanmasını ve Irak halkının katledilmesini terörle mücadele olarak tanımlayıp çifte standart yapmıyoruz.”
İslam İnkılabı Rehberi’nin ortaya koyduğu tavır, bu tür savaşlar karşısında onun değişmez politikası olarak kabul edilebilir.
Ayetullah Hamanei, 24 Ocak 1991 tarihinde de buna benzer savaşları değerlendirirken “Bizce ve tüm gerçekçi insanların gözünde yanlış hedefler ve ilahi olmayan amaçlar için savaşan iki cephe ve grup var” demişti.
Rusya’nın Ukrayna saldırısı ile birlikte krizin Batı Asya dışında gerçekleştiğini ve çatışma taraflarının hiçbirinin İran İslam Cumhuriyeti müttefiki olmadığını görmezden gelen ülkemizdeki bazı kişiler ve çevreler İran’a Ukrayna’yı destekleme ve Rusya’nın askeri harekâtını kınama çağrısında bulundular. Ancak attıkları barışçıl sloganlara rağmen bazılarının hala ülkeyi savaş tuzağına düşürmekten çekinmediğini bir kez daha göstermiş oldu.
Geçmişte de bazı siyasi gruplar, İran’a büyük zararlar verebilecek savaşlara ve çatışmalara sürüklemeye çalıştılar ve eğer Devrim Rehberi bu çevreler karşısında kararlı duruş göstermeseydi İran bataklığa sürüklenebilirdi.
Bu yazıda, Ayetullah Hamane’nin bölgesel savaşlar konusuyla ilgili gösterdiği akıllıca tavrına göz atacağız.
Birici Fars Körfezi Savaşı
İran’a karşı askeri saldırıdan sonuç alamayan devrik Irak lideri Saddam, 11 Ağustos 1990 yılında Kuveyt’i işgal etti.
BM Güvenlik Konseyi’nden gelen bir uyarının Saddam tarafından reddedilmesi ile uluslararası bir kriz patlak verdi ve bu da ABD liderliğindeki Suudi Arabistan, Kanada, Fransa, İngiltere, Mısır, Katar, Suriye ve Kuveyt koalisyonuyla Irak’ı işgal etmesine yol açtı. Bu savaş Birinci Fars Körfezi Savaşı olarak biliniyor.
O sırada üçüncü dönem İslami Şura Meclisi’nden bir grup hızla harekete geçip Saddam’a destek çağrısı yaptı. Birinci Fars Körfezi Savaşı’nda Saddam’ın destekçisi olan merhum Şeyh Sadık Halhali, “Irak’la olan savaşımız başka bir mesele. Burada İslam’ın kaderi söz konusu” görüşünü savundu.
O dönemde en hararetli konuşma, Saddam’ı İslam savaşlarının komutanı “Halid bin Velid”e benzeten merhum Seyyid Ali Ekber Muhtaşamipur’a aitti.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, 19 Ocak 1991 yılında İslam İnkılabı Rehberinin huzurunda toplandı. Konsey Başkanı, konsey üyeleri ile danışmanları ve üst düzey askeri komutanların katıldığı bu toplantıda, bölgedeki gergin durum gözden geçirildi ve İran İslam Cumhuriyeti’nin çatışmada tarafsızlığa dayalı politikası onaylandı.
Ayetullah Hamanei, yaptığı konuşmada, İran’ın politikasına göre askeri saldırganlığın ve sivillerin katledilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Savaş yanlısı çevrelerin tavrını eleştiren Ayetullah Hamanei, şunları kaydetti:
“Solun çıkarları için sağ ile hiçbir zaman düşmanlığımız olmadı; Sağın çıkarları için de sol ile düşmanlık yapmadık. Bizce ve tüm gerçek insanların gözünde yanlış, ilahi olmayan amaçlar için savaşan iki cephe ve grup var. İran İslam Cumhuriyeti her iki grubu da reddediyor; Çünkü her iki taraf da maddiyata önem veriyor ve bu yüzden birbirleriyle çatışırlar. Bu savaş İslam ile küfür arasında değil, bu, milletimizin yaklaşımıdır.”
Afganistan’da Birinci Taliban Dönemi
Taliban örgütünün Afganistan’ı ele geçirmesi sırasında, teröristler Mezar-ı Şerif’teki İran konsolosluğuna girerek İranlı diplomatları şehit ettiler. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nde yer alan 2 Hordad partisi üyeleri, Taliban’a karşı savaşı destekliyorlardı.
O dönemde, çoğu Kargozaran siyasi grubundan olan konsey üyelerinin ısrarlarına rağmen, Ayetullah Hamanei’nin taktiği ülkenin İran-Afgan savaşı bataklığına girmesini engelledi. Eski Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Dış Politika Komitesi Başkanı Seyyid Hüseyin Musavian 23 Eylül 1998’de Hamshahri gazetesine verdiği bir röportajda şunları söyledi:
“O dönemde Güvenlik Konseyi Sekreterliği’nde çok hararetli bir tartışma yaşandı. Kurumların çoğunun, ordumuzun Taliban’dan intikam almak için Afganistan’a girmesi gerektiğini savunması tuhaftı.
Orada da çoğunluk askeri bir operasyon lehinde oy kullandı. Genellikle Ayetullah Hamanei, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin kararlarını veto etmezdi. Bu sefer, Taliban’la savaşmak için Afganistan’ın askeri işgaline karşı çıktı.”
Afganistan’da İkinci Taliban Dönemi
Geçtiğimiz yaz, Taliban örgütü Afganistan’ın çeşitli yerlerinin kontrolünü ele geçirdikten sonra, bazı reformistler ve sosyal medyada internet kullanıcıları İran’a Taliban’la savaşması için çağrıda bulundu. Bunun için gerekçeleri, Pencşir vilayetinde Taliban muhalefetinin varlığı ve ikinci bir direnişin oluşturulmasıydı; Ancak sahada bulunan Tasnim muhabirleri Pencşir Cephesi diye bir şeyin pratikte olmadığını ve Ahmed Şah Mesud’un oğlu Ahmed Mesud’un Tahran’da yaşadığını bildirdi. Aslında ikinci direniş cephesi bir medya propagandasıydı.
Ancak Kabil hükümetinin İran’dan yardım istememesine ve Afgan halkının Taliban’a karşı direnç göstermemesine rağmen, bazıları İran İslam Cumhuriyeti’ni yeniden tuzağa düşürmek istedi.
Bu tür olaylar karşısında en mantıklı kararı aldığını, her zaman milletleri desteklediğini ve milli menfaatlerini koruduğunu gösteren İran, bu kez de siyasi çalkantılara düşmedi.
Bu bağlamda Ayetullah Hamanei, geçtiğimiz Eylül ayında yaptığı bir konuşmasında Afganistan’daki durum hakkında, “Afganistan meselesinde Afgan milletinden yanayız; hükümetler gelip gidiyor; Afganistan’da son yıllarda her türden hükümet iktidara geldi. Hükümetler gelip gidiyor, geriye Afgan halkı kalıyor; Biz Afganistan halkının yanındayız. Hükümetlerle olan ilişkilerimiz onların bizimle olan tavrına bağlıdır.” ifadelerini kullandı.
KAYNAK: Tesnim